24 Kasım 2010 Çarşamba

optimistleer pesimistleer oportünistleer ler leer leeer



durumun saçmalığını en başında göstermek için ilk paylaşım optimistlere ait..


onlara yani optimistlere söylenen spontane palavralar;
Yaşamı dengeli bir pozitiflik içinde yaşıyorsunuz. Tebrikler. (hakkaten tebrik etmekten ölcem)
Ender olarak olayları negatif olarak görüyorsunuz. (e bunu da becerebil arada yani)
Çevrenizdeki insalar sizin enerjinizden faydalanıyor ve ister istemez etkileniyorlar. İnsanlar için neşe kaynağısınız. (ne demezsin kuyruk olmuş herkes başka bişey düşündükleri yok kıyamaaam)
İnsanlar sizinle zaman geçirmekten zevk alıyor ve hatta sizinle olmak için çaba sarfediyor. (hadi ordan be!!)


orta şekerlerle devam edelim ki olması gereken belki de bu..
Zaman zaman olumlu yaklaşım sergileseniz bile genelde karamsar bir tavrınız var.(temkinli diyelim)
Bu durum belki kötü sürprizlere karşı sizin hazırlıklı olmanızı sağlıyor olabilir (bak bu söylenilen en güzel cümle.. hazırlıklı ol her türlü olumsuzluğa ki başına geldiğinde mıymıntı insanlar gibi ağlamaklı ağlamaklı kalma ortada.. biraz pesimist ol yani.. e zaten bende bunu diyorum pessimistlikten öldür kendini diyen yok)
ama daha pozitif bir yaklaşım ile güzel sürprizlerin oluşmasına da yardımcı olabilirsiniz. (bak bak nasıl yalan. güzel bişey olacaksa eğer hayatta kötü şey gelirken bana soruyormu da güzel şey gelip karşıdan bi tipime bakacak önce "amaan şuna da bak karamsarlıkla dolu, gitmem ben buna bee" falan mı diyecek peehh)
Bazen risk almak ve daha iyiye ulaşabilmek için elinizi taşın altına koymak önünüze yeni ve heyecanlı kapılar açabilir (bunu yapmak için pesimist yada optümist ayrımına gerek yok ya neysse)
Çevrenizdeki insanlar sizin içine kapanık ve heyecansız biri olduğunuzu düşünebilir fakat aslında büyük bir potansiyele sahipsiniz. bütün yapmanız hayata biraz daha olumlu olarak bakmayı öğrenmek. (ayran budalası gibi sırıt demek istiyor burada)
Arkadaşlarınızın optimist insanlardan oluşmasına özen gösterin (nerde bi polyanna var yapış. zaten bi eksik bi fazla etrafında kim var kim yok umrunda olmayacaktır. paylaşacak aman aman önemli konuları yoktur onun zaten.. asıl gitsinnn bakarsınız hayata avel avel)
onların etkisi ile tavrınızı yavaş yavaş değiştirmeye başlayacaksınız. (tabi, oldu)


Bir optimist ışığı gören kişidir, (nur inmiş tepelerine de haberimiz yok)
pesimist ise ışığı söndüren (teerbiyesizz)
Siz olaylara negatif yönünden bakmaya eğimli birisiniz. Yaşam sizin için karanlık ve kötü bir yerdir (yok canııım)
İnsanların çıkar olmadan iyilik yapabileceğine inanmazsınız (o kadar da değil)
ve birileri olumlu bir iki cümle sarfettiğinde o kişileri ikiyüzlü olmakla suçlarsınız gerçek yüzlerini gizlediklerini düşünürsünüz (abartma ama)
Yaşamda güzel olarak niteleyebileceğiniz hiç bir şey yok mu gerçekten? (vaar neden olmasın. senin yapmadığın şey yani; düşünmek gibi)
Yaşam sizin düşündüğünüz gibi hep kötülüklerle dolu değil ama hep güzelliklerle de dolu değil. (e yani biz ne diyoruz) 
Bir an için aç kaldığınızı düşünün 3 gün boyunca, sonunda yiyeceğiniz bir bayat ekmeğin lezzeti karnınız tok iken yiyeceğiniz bir parça ekmeğin lezzetine benzer mi? Yada soğuktan donduğunuz bir kış gecesi eve gelip sıcak battaniyenin altına girmenin o muhteşem hissi dünyalara değişilir mi? (biz ne anlatmaya çalışıyorsak)
Bütün anlatmak istediğimiz iki yaklaşım arasında bir denge bulmanız gerektiği. Yaşamda negatiflikleri görmezden gelin demiyoruz, sadece güzellikleri de farketmeye başlayın. Bu sizi daha mutlu bir insan yapacaktır. (e aklın yolu bir)


bir de oportünistler var kiii aman aman hayatın nefes kanallarını tıkamada en önde gelen yaratıklar. yaratıklar çünkü bu kadar bencillik ancak ve ancak yaratıklarda olabilir. her koşulda her an kendini düşünüp her şekle kendini sokabilen çanak yalayıcı nadide şahsiyetler bunlar. aslında hayatın gidişatına göre en doğrusunu mu yapıyorlar? belki de evet! ama bu kadar mide bulandırıcı bir doğru olamaz. doğru her zaman en doğru olan mıdır? tartışılır!
lır lıır lııır :p

24 Ocak 2010 Pazar

doğrucu davut dokuzuncu köyden kovuldu onuncu köyün yolunda


bu gibi insanların ağzında inşallah amin allah korusun vs vs vs müslümanlık lafları eksik olmaz ya deli olduğum en büyük nokta. bu gibi insanlar kalkıp bir de bana bişeyler anlatmaya akıllarınca doğru yolu göstermeye çalışırlar ya bazen en illet olduğum anlar bunlar. bi durup düşün bi kendine bak napıyosun sen! amaç ne? senin yaptığın ne? sonuç ne olucak? sen önce kul hakkı yememenin en önemli ama en önemli şey olduğunu anla. iyi kalpli, insanları kırmaktan çekinen, başkaları için kendinden ödün verebilecek birini bulunca onu kullanmanın ne kadar büyük şefersizlik adilik cahillik olduğunun farkına var. Yalakalık!!! sözlük anlamı mevki sahibi ve zengin kişilere çoğu kez hak etmedikleri, tatlı sözler söyleyerek kendine menfaat sağlamak, hoş görünmek halidir. Yalakalığın eş anlamlı sözcükleri de yağcılık, dalkavukluk, yardakçılık ve çanak yalayıcılığıdır. yüzüne kıkırdayıp arkandan demediğini bırakmayandır bu insan! sadece sen gördüğünde iş yapandır -öyle gözükendir- ve çok başarılıdır bu konuda, ustadır. Yalakalığı herkes yapamaz. Hele doğru söylediği için adı “Doğrucu Davut’a çıkmış.” Dokuzuncu köyden kovulup onuncu köyün yolunu tutanlar hiç yapamazlar..... ama sen! sende sanma ki iyisin. sen salaksın. saftiriksin. kendiliksiz biraz da ama en kötüsü de bencilsin. yalakaya çanak tutansın.. o içinde allahın geçtiği kelimeler cümleler seni rahatlatmaz rahatlatmayacak hiçbir cihanda! allah yolunda -senin tabirinle "müslüman"- değilsin sen. sandığın şey, bu yaptığın şey değil.. boşuna da uğraşma! o da insanın içindedir! dilinde değil! ve sende malesef ki yok bundan sonra da olmayacaktır..

8 Temmuz 2009 Çarşamba

düşünce ortağımdan


HAYALCİ
Hayalci...Bir türlü bu dünyayı kabul edememiş. Başka bir dünya istiyormuş. Yoo.. Başka bir dünya değil istediği. Her şey kesin böyledir. Daha başkası mümkün olamaz. O kapı ve o duvar sadece bir kapı ve duvardır diyenlerin arasında onlar sürekli değişip başka şeyler anlatıyorsa, şu an gördüğün değilimi diyorsa, düşündüğün o şey düşündüğün değil diyerek şekilden şekile giriyorsa ve her şey başka anlamlar içerip hiçliğe götürüyorsa suçlu kim? Öyle bir gizem...işte...Herkesin dünyası kendi tasarımıdır derken ne kadar haklı schopenhauer. Bir dünya var. Ama insan sayısı kadar başka dünya. Nasıl baktığınla alakalı. Kimisi bu dünyanın en dibine inmeye çalışırken ve gerçeğin peşinde koşarken, diğer kesim önüne sunulan her şeyi doğal görüyor. Bana ne diyor yaşamaya gelmişim. Sana ne diyor yaşamaya baksana. Söylediğiniz hiçbir şey tatmin edici değil. Anlatamamak... Tuhaf olan o ki genel aynı şeyi görebiliyor. Aynı dünyayı tasarlayabilmişler. Çoğu bir bütün olmuş tek bir bedende. Aynı şeyi istiyorlar. Hadi o kayıtsız şartsız kabul ettiğiniz dünyayı anlatın. Tüm bu grotesk görüntüler içinde bulduğunuz anlamı! Nasıl başarabiliyorsunuz?
Kafamın içinde bir düşünce. Çok önemli çok değerli... Ta ki ağzımı açıp dışarı çıkardım önemini yitirdi.Buraya kadar anlatamadım. Sadece doğruya yakın olarak gördüklerimi karmakarışık bir şekilde izah ettim. Onlar daha iyi anlatır belki; Gözlerin var diye gördüğünü mü sanıyorsun demişti adını anımsayamadığım bir yazar. Her kişinin kendince bir tarlası var. İnsanlar ister onu türlü nebatla doldursun bir çok ürün versin. İster bakmasın zararlı şeylerle doldursun, kurutsun. kendi elindedir. İradesi de bahçıvanıdır türünden bir şeyler demişti shakespeare. Kafka da noktayı koysun.İnsanın başkalarında görebildiği, ancak kendi bakış gücü ve bakış biçiminin elverdiği ölçüdedir.
(seçil erken)


MUTLULUK

Herkes kendi genel mutluluk anlayışını diğerlerinde göremeyince düzeltme yoluna girmiş. Zavallı görüyorlar anlayamadıklarını. her insan kendi çapında doktor olmuş ruh sağlığını düzeltmeye çalışan... Sıkıcı içi boş kişisel gelişim kitapları olmuşlar iyi şeyler söylediğini sanan. Hatta her şeyin doğrusunu onlar biliyor bilinen bir şey olmadığı halde. Uyumsuz olan bu kişilerin yakındığını söylerler yardıma ihtiyacı olduğunu, olumlu bak gibi dillere pelesenk olmuş saçmalıklar. Sorun yok...rahatsız olmayın.. Sımsıkı kapatmak gözleri sızan güneşe inat... Üzülmeyi sevmek,mutluluk yerine mutsuzluk aramak onu arzulamak... anlayamamak ama devam etmek zorunda kalmak. Kayıplara karışmak uzak denizlerin ötesinde. Ellerini uzatmak o görünmeyen kapıya. Anlamsızlığın içinde anlam bulmak hüzünlerinde. sonu gelmez devinimlerden kaçmak için karanlığına sığınmak ve orada huzuru bulmak... Hareketsiz olmaya övgüler yağdırmak.. Soruyorum mutluluk sandığınız o şey nedir? Kımıldayan dudaklar, gerçek sanılan hayaller.. yok yok boş olur bunları anlatmak.. Anlayıp bir şeyler yapamamak sadece beklemek beklenilmeyen olanı... Böylesine sonu gelmez bir bekleyiş titreyen görüntüler altında...Tanımlayamamak, kavrayamamak hayattan beklentisizlik.. aynada kendine yabancılık, her şeye yabancılık ilk kez görüyormuşçasına...

(seçil erken)


tekrar ediyorum

"boşver!biz kendimize bakalım" diyorsun!!
"onlar arasında uzaylıyız
ve onların da uzaylı olmasını bekleyemeyiz;
gül geç" diyorsun,
biliyorum..
ama her an bir tanesi gözüme gözüme batırırken aptallığını 
boğulmaktan korkuyorum..

anlAMıyorsun...

25 Haziran 2009 Perşembe

20 Mart 2009 Cuma

yemeyin ben(biz)i

herkesin tek yaptığı yarışmak ve rakip gördüklerine üstünlüğünü kanıtlamak!
sıkılıyorum..
boşver! biz kendimize bakalım diyorsun
onlar arasında uzaylıyız
ve onların da uzaylı olmasını bekleyemeyiz;
gül geç diyorsun
biliyorum..
ama her an bir tanesi gözüme gözüme batırırken aptallığını
boğulmaktan korkuyorum..



yavuz çetinin hislerimize tercüman olan şarkısının sözleriyle de pekiştirelim konuyu
Bana öğretilen her şey
Bana önerilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığımız yöntemler
Yaşamak istemem aranızda
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Yaşamak istemem artık aranızda
Benden bir ruhsuz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden bir hissiz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden bir uyumsuz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden sizden biri yaratmayı
Nasıl başardınız
Yaşamak istemem artık aranızda

19 Mart 2009 Perşembe

arada konformist olduğumuz da olmuyor mu :(

sanki her şey önceden yaşanmıştı
daha geçmeden biliyorduk bu yolları
söylenecek tüm sözler zaten yazılmıştı
soğuyan cesetlerimiz mutsuz olacaktı
küçük hayat parçaları ve önemsiz ayrıntılar
bilgimiz dahilindeydi
ama hiçbir şeyi değiştiremezdik
bu hayat böyle bitecekti
her kabus sonrasi, sakinleşmeyi beklerken
tek bir cümle vardi sarilacağımız
ateş yiyen çocuklar yirmisine varmadan ölürler 
(metin celal)

8 Mart 2009 Pazar

Babama N'olmuş ?

Bilirim hep küskün yüzün.. Ama bu oldu mu?
Dilin yok gözünde hüzün.. Yordum yoruldun mu?
Yürü yürü boğaz boşmuş.. Sana inat hayat buymuş !
Gece yarısı uyanmıştın.. Yağmuru duydun mu?
Bir sigara yakmıştın.. Su içip uyudun mu?
Dediler kızına düşkün.. Çocuk ruhlu erişkin..
New York'a gittiysem nolmuş?..
Babamı üzdüysem nolmuş?
Gencim, bir yarınım kalmış
Ayarımı kimler bozmuş?.. Sesimi çok fazla açmış
Kulaklarım sağır olmuş !
---Gittim yollarda kayboldum baba
---Girdim bi şarkı doldurdum sana
---Kime yazdın diye sordular
---Dedim: BABAM'a...

27 Şubat 2009 Cuma

düüt düüüüüt

hayattan daha ne isterim ki

benden habersiz profilim çıkarılmış ta haberim yokmuş :P

rastgele okudum biryerde, aynen kopyalayıp yapıştırıyorum. çünkü noktası virgülüyle BEN :)
ne eksik ne fazla :D
yükselen burç; ikizler

Doğum anında ufukta yükselen ikizler burcu akıllı, meraklı ve hareketli bir kişiliğin görülmesinde önemli etkiye sahiptir. Ancak, karakter oldukça çabuk sinirlenen, kolayca sıkılan ve değişiklik ihtiyacı hisseden bir yapıdadır. Bu hayat dolu, hareketli burç ufukta bulunduğu zaman, bireyin mutlaka mental uyaranlara ve aktivitelere ihtiyacı vardır. Aynı durumda kalmak, sürekli aynı şeyleri yapmak ve düşünmek, Yükselen ikizler için kabus gibidir. insanların arasında olmayı, birlikte bir şeyler yapmayı ve heyecan yaşamayı sever. Birbirinden farklı olaylarla aynı anda ilgilenebildiği zamanlarda Yükselen ikizler oldukça mutludur. Zekayı sembolize eden Hava elementindeki ikizler, mental olarak oldukça aktiftir. Yükselen ikizler, kendini düşünceleri ile özdeşleştirir ve aklıyla tanınmak ve kabul görmek ister.

Dost canlısı olan Yükselen ikizler, kolayca adaptasyon sağlayabilmesine rağmen, kimi zaman anlık değişen davranış biçimleriyle ve yaşadığı kararsızlıklarla, etrafındaki insanları da şaşırtabilir. Dışarıdan kendine çok güvenli gözükmesine karşın, aslında tereddütlü bir yapısı da vardır. Özellikle sinir sisteminin hassas olduğu dönemlerde bu özgüven eksikliğinin tezahürleri daha net bir şekilde görülür.

Konuşma ve hitabet yeteneği çok güçlü olan Yükselen ikizler, düşünce ve duygularını yazarak ifade etmekte de oldukça yeteneklidir. Yöneticisi Merkürün etkisiyle genel olarak iletişim alanında başarı sağlamak, Yükselen ikizler için oldukça kolaydır. Yükselen ikizler, Merkürün sembolü olan civa gibi, yakalanması oldukça güç, hızla hareket eden ve farklı alanlara dağılabilen bir yapıya sahiptir. Daldan dala atlamak, konudan konuya geçmek en belirgin özellikleri arasındadır.

Yükselen ikizler burcu insanları, kuvvetli bir bedensel koordinasyona ve hızla hareket edebilme yeteneğine sahiptirler. Sinirsel aktivitenin yoğunluğu genellikle ince bir vücuda sahip olmalarında etkilidir. Değişime merakları ve kolayca adaptasyon sağlayabilmeleri, her zaman genç görünmelerinde ve çağa ayak uydurabilmelerinde etkilidir.

Sizin için en önemli özellik zekanızı sergilemektir. Son derece pratik ve hareketli bir kafanız vardır. Özellikle güç durumlarda çok zekice ve zamanında çözümler bularak durumu kurtarabilirsiniz. Bu olayda sezgileriniz de önemli rol oynar. Bulunduğunuz ortama kolayca uyum sağlayabilirsiniz.Kusurlu tarafınız arasında havailik yer alır. Bir konu üzerinde uzun süre ilgilenmek zor gelir. Çabuk kavradığınız gibi çabuk da bıkarsınız. Bu nedenle her şeyi yüklemeye gerek duymazsınız. Bazen bir konuda karar verirken çok fikir değiştirirsiniz. Bu da sizi yorgun bile düşürebilir. Bu durum sizi sözüne güvenilmez birisi de yapabilir. Oysa sizin karar vermekte eziyet çektiğinizi anlayamazlar ! ilgi alanınız ve uğraşlarınız daima birden fazladır. Aynı anda iki olayı yürütebilirsiniz. iki sevgili, iki iş, iki gelir kapısı olası gibi. Eliniz de oldukça açıktır ve para sizin için harcanması için vardır. Siz okumak yerine yaşayarak öğrenmek istersiniz. Kendinize özgü pratik zekanız yardımı ile kolayca öğrenebilirsiniz ve sabahlara kadar kitap devirmek gerekmez. Okurken ciddi bir ilgi göstermeniz beklenmemelidir. Biraz oradan biraz bundan size yeterli gelebilir. Ama sonunda aldığınız bilgiyi satmayı bilirsiniz. Sabırsız birisiniz ve derinliğine ilgi gereken konular sizin için değildir.Çift karakterli olduğunuzdan sizin için karar vermek zordur. Açıkçası sizin nasıl davranacağınızı kestirmek güçtür. Kolay etki altında kalabilir ve çabuk bıkıp vazgeçebilirsiniz. Dikkati çeken bir özelliğiniz de çok hareketli olmanızdır. Adeta yerinde duramazsınız. Konuşurken bile hiç olmazsa elleriniz oynar. Yetenekli ve yaratıcı olduğunuzdan el becerileriniz de oldukça fazladır. Klasik ve rutin davranmak size uygun değildir. Her şeye karşı ilgi duyabilir ve araştırabilirsiniz. Basın, yayımcılık,pazarlamacılık,konuşma gereken işler,sahne ve edebiyat alanları sizi çeker. Sizin çok fazla arkadaşınız olacaktır ama çok yakın dostunuz çok azdır. Hiç bir konuda sınırlamadan hoşlanmazsınız.

24 Şubat 2009 Salı

herkes en iyi dogruyu bilir, herkes uzman herkes rekortmen
oyle eminiz ki yolumuzdan, ister haydut ister centilmen...
ama ask var bitek ask var !
ask var mi? vaaaar ask var
herkes bir inancin pesinde, herkes militan herkes fedai
oyle degi$tirdik ki dunyayi, uyanik akilli durust enayi
ama ask var bitek ask var !
ask var mi? vaaaar ask var
kaf daginin ardına kacsa bile, ask var
yatak çarşaflarına sıkışsa bile, ask var
yalnız bir titreşim olsa
ya da bir kipirti kalsa bile
ask var
paranın esiri olduk, ne kadar iktisat,
o kadar mutluluk !
birer birer yeniliyorduk, once adalet, sonra güzellik
ama ask var bitek ask var !
ask var mi? vaaaar ask var
sava$tik sava$a yazdik, yenen aglar, yenilen aglar
bir baktık ki yapayalnizdik! diyen aglar, demiyen aglar
ama ask var bitek ask var !
ask var mi? vaaaar ask var

23 Şubat 2009 Pazartesi

............................................................................
özgürlüğü anlattım sana yalan dünya dolan dünya
herkesi aynı olmaya zorlayan dünya
etrafında dönmekten kendini şaşıran dünya
girmem ben senin çıkmaz yollarına
karışmam senin oyunlarına
özgürlüğü anlattım sana yalan dünya dolan dünya
anlattık biz yazı ses ve ritimle anladık ki özgürlük elimizde
konuşuruz ister sessiz dururuz
sen yalansan bizde buyuz
biz korkarız gerçek budur diyenden
hiç korkmayız yeniyi denemekten
özgür dünya yalan dünyaya karşı sen yalansan bizde buyuz
sen yalansan
yalan dolansan....
inanmam senin yalanlarına
dolanamazsın benim kollarıma
özgürlüğü anlattım sana yalan dünya dolan dünya
özgürlük elimizde
..................................................................................

20 Şubat 2009 Cuma




..........
Mutlu olduğumuzda mı gülümsüyoruz?

Yoksa gülümsediğimiz zaman mı mutlu oluyoruz?!
düşünmek lazım :)

.............

.......................................................................
bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur

'cicero'
.............................................................................

"" Seçim SENİN! ""



her an, her koşulda, her durumda,
her olayda
önümüzde iki seçenek var
1 - mutluluk
2 - mutsuzluk
seç bakalım ;)

17 Şubat 2009 Salı

...................................................................

bırak onunla bununla uğraşmayı
(SAÇMALAMAYI)
önce dur bi KENDİNE bak!


...................................................................
...........................................................................................................................................................................


................................................................................
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman,

ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek kanlarının,
barış budur işte.
Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencerden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye.
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi gibi;
barış budur işte.
Ölüm çok az yer tuttuğu gün yüreklerde,
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların,
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
büyük karanfilini alacakaranlığın...
barış budur işte


15 Şubat 2009 Pazar

.............................................................................
tabular ve toplum baskısı mutsuzluk demektir

seni ve hayatını başkaları şekillendirmesin!
neden kendin olmayı denemiyorsun!
..........................................................

14 Şubat 2009 Cumartesi

HİPPİ'LER (ÇİÇEK ÇOCUKLARI)

yaşam tarzı aslında bugünkü mutlak retçiliğin temellerini atan bir oluşumdur. Dünyanın üzerindeki tüm bitki, hayvan ve insanlara ait olduğunu kabul eden apolitik bir görüş... Kendilerine asla sınır koymayan, var olan tüm yetkilileri reddeden, komün hayatını savunan özgülükçü bir hareket... 1960'lı yıllarda dönemin komünist ve sağcı yapılanmalarına karşı çıkan, özgürlüğün bireyin kendi içinde olduğunu savunan ancak uygulamaları ile anarşist düşünce tarzından tamamen ayrılan, düşünce biçiminin gerçek yaşama dönüştüğü yer aslında hippilik... Bir akım olarak incelendiğindeyse hippilik özellikle psikanalist Eric Fromm tarafindan gelmiş geçmiş en tutarlı hareket olarak kabul görmektedir. Çünkü "çiçek çoçuklar" ozgur ask savunuculuğunun, barış yanlılığının tüm gereklerini yerine getirerek, inandıklarini yaşamaktan hiçbir zaman çekinmemiş ve genelgeçer ahlâkın bütün karşıtlığına birliktelikleriyle karşı koyarak alternatif bir hayatı sürdürmeyi başarmişlardir. Bu yaşam tarzının en şaşırtıcı yanlarından birisi olarak da komün yasayan hippi gruplarının üyelerine tek tek bakıldığında hiçbirinin cebinde metelik olmamasına karşın rahatlıkla hayatlarını sürdürebiliyor oluşlari gösterilir.





çok
ve boş
konuşan
insanların
özü--------)

anla biraz

**** güzel şeylerde çirkin anlamlar bulanlar rezil kişilerdir; üstelik sevimli de değildirler. bu, bir sakatlıktır.
güzel şeylerde güzel anlamlar bulanlar kültürlü kişilerdir; onlar için bir umut vardır.
**** İNSANLIK KENDİNİ FAZLA CİDDİYE ALIYOR. bu insanlığın en büyük günahıdır. mağara insanı gülmeyi bilseydi, insanlık tarihi bambaşka olurdu.
**** ahlakın temeli olan TOPLUM korkusu ile dinin sırrı olan TANRI korkusu; işte bizi yöneten iki kuvvet.
**** herbirimiz cennetle cehennemi içimizde taşıyoruz.
**** her gösterişli hareketiyle insan, bir düşman kazanır. sevilmek için bayağı olmalı.
*** erkekler yorgunluktan, kadınlar meraktan evlenirler. ikisi de hayal kırıklığına uğrarlar.
*** iyi olmak insanın kendisiyle uyum halinde bulunmasıdır. uyumsuzluk, başkalarıyla uyum halinde olmaya zorlanıştır.
**** gençken, gençliğinizi yaşayın; genç olduğunuzu kavrayın. gönül karartanlarla düşüp kalkarak; onmaz başarısızlıkları onarmaya çalışarak; kendinizi cahillere, bayağılara, sıradan kişilere kurban ederek günlerinizin altınını boş yere savurmayın.

oscar wilde

itiraflarım'dan

bizim gibi eğitim görmüş insanlardan, yani kendi kendilerine karşı samimi davranan insanlardan bahsediyorum; yoksaaa dini dünyevi amaçlarına alet eden insanlardan değil. (aslında bu tip insanlargerçek inançsızlardır; çünkü inanç, onlar için herhangi bir amaca ulaşmada araç durumundadır; bu, hiç şüphesiz inanç değildir!) bizim gibi eğitim görmüş insanlara gelince, onların durumu da şöyledir: bilginin ve hayatın ışığı, o yapay binayı eritmiştir. bazıları bunu farketmiş ve kalıntıları silip süpürmüş, bazıları ise hala bile farkında değiller...

[ (depresif anlarda;)
hayatım durmuştu. nefes alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum; nesef almamak, yememek, içmemek, uyumamak elimden gelmiyordu. fakat hayat değildi bu. çünkü beni aklen tatmin edecek bir arzum yoktu. bir arzum olduğunda, onu gerçekleştirsem de gerçekleştirmesem de bir şey çıkmayacağını önceden biliyordum. bir peri çıkagelse de bana: "dile benden ne dilersen" dese, ona ne cevap vereceğimi bilemezdim..
.]


PAYLAŞAMADINIZ PAYLAŞAMADINIZ


MİLLİYETÇİLİK NEDİR? BU MUDUR MİLLİYETÇİLİK?
BİRİ BANA BU MİLLİYETÇİLİĞİN MANTIĞINI ANLATABİLİRMİ!
MÜSLÜMANMIŞ HIRİSTİYANMIŞ BİLMEM NEYMİŞ
"NE YAPIYOSUNUZ SİZ"
KOCAMAN DÜNYAYI
PAYLAŞAMADINIZ!

24 Ocak 2009 Cumartesi

c@n $ıkıntı$ı


Yaşadığımı anlamak için maceralar uydurur, bir tür yaşam oyunu oynardım. Kaç kere, ortada hiçbir sebep yokken gücenmeyi denemişimdir. Sonunda, öylesine büyütürdüm ki bu meseleyi, her şeyin koca bir yalandan ibaret olduğunu bildiğim halde gerçekten gücenirdim. Bu oyunu o kadar ilerletmiştim ki, sonunda kendime hakim olamaz duruma geldim. Aşık olmayı denedim, hem de bir değil iki defa; inanır mısınız, korkunç acılar çektim. Ruhumun derinliklerinde çektiğim acıyla alay eden bir ses işittiğim halde acı çekmeye devam eder, üstelik delicesine aşıkmı-şım gibi kıskançlık krizleri geçirirdim. Bütün bunların sebebi can sıkıntısıydı, kesinlikle can sıkıntısı...
dostoyevski